Yangınlar: İklim Değişikliği ve Ormansızlaşma Küresel Riski Artırıyor
Yangınlar her ne kadar zararlı görülse de, çoğu kez tehlike yaratsa da sağlıklı ormanların korunmasında önemli bir ekolojik rol oynamaktadır. Ne yazıktır ki orman yangınlarının kontrolünde zorlanılan durumlarla da karşılaşılmaktadır. 2019 yılı Eylül ayında Avustralya’da başlayan büyük boyutlardaki orman yangınları hala kontrol altına alınamamış olması nedeniyle endişe yaratmış durumdadır. Yangının devasa boyutu nedeniyle büyük tahliyeler gerçekleştirilmiştir. New South Wales eyaletinde 1365 ev (ada genelinde 2000’den fazla ev) tahrip olmuş, Avustralya genelinde yangın sırasında 25 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu arada milyonlarca (480 milyondan fazla olabileceği tahmin ediliyor) hayvan telef olmuştur. Turistler arasında popüler ve yaban hayatıyla ünlü olan ada, Flinders Chase Milli Parkı’nın büyük bir bölümünü de alevlere kaptırmıştır. Adada çok önemli yaban hayatı kayıpları olacaktır. Park kangurulara, koalalara ve ekidnelere ev sahipliği yapmaktadır.
Yangınlar Sydney Banliyölerine Ulaşabilir
Ülkenin güneydoğusunda olağanüstü hal ilan edilmiş ve üç eyalette 100.000’den fazla kişiye evlerini terk etmeleri söylenmiştir. Yangının Sydney’in Batı banliyölerine taşınması potansiyeli vardır. New South Galler’de 130’dan fazla yangın devam etmektedir ve bunların neredeyse yarısı kontrolden çıkmıştır. İtfaiye yetkilileri, orman yangınlarının ülkenin en kalabalık kenti olan Sydney’in banliyöleri de dahil olmak üzere kentsel alanlara yakın alevler getirebileceği konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Avustralya tarihindeki en büyük barış zamanı kitlesel tahliyeler gerçekleşmiştir. Ülkede devam eden orman yangını kriziyle savaşmak için 3.000 askeri rezerv çağırılmıştır. Lojistik destek ve tahliye işlemlerine yardımcı olmak için savunma helikopterleri ve uçakları konuşlandırılmıştır. Savunma kuvvetleri üsleri geçici barınma sağlamak için kullanılmıştır.
Victoria eyaletinde, neredeyse 320.000 hektar (791.000 dönüm) boyunca toplam 48 yangın çıkmıştır. Güneydeki rüzgar değişimiyle koşulların kötüleşmesi beklenmektedir. Güneydoğu kasabasında çıkan yangınlar nedeniyle Yeni Yıl Arifesi’nde yaklaşık 4.000 kişi sahile kaçmıştır. Şimdiye kadar toplam olarak 8 milyon hektarlık alanın (Alman Kuzey Ren Vestfalya eyaleti veya ABD Maryland eyaletinin neredeyse iki katı büyüklüğünde bir alan) yanıp küle döndüğü tahmin edilmektedir.
Avustralya’da orman yangınları normal olarak en çok Ocak ile Şubat aylarında görülmekte olsa da bu yıl aylarca aşırı sıcaklık ve kuraklık yaşandığı için daha erken başlamıştır. Yangınlar genellikle yağışların başladığı ve havaların serinlediği Mart ayına kadar sürmektedir. Avustralya her yıl orman yangınları yaşanır ancak bu yıl özellikle aşırı derecede yaşamakta ve güney yarımkürede yaz henüz yeni başlamış durumdadır, korkutucu olan da budur. Avustralya’nın kuru ve sıcak havası, okyanus ısı dalgalarıyla birleştiğinde yangının aylarca sürebileceği beklenmektedir. Avustralya’da şiddetli orman yangınları, öylesine aşırı dereceye ulaşmıştır ki kül, duman ve karbon monoksit Yeni Zelanda’ya ulaşmıştır ancak yanan tek yer Avustralya değildir.
Okyanuslar Gezegenin Klimasıdır
2019 yılında çevrimiçi bir platform olan ve gerçek zamanlı izleyen Global Forest Watch Fires (GFW Fires)adlı web uygulaması, dünya çapında bir kilometrekareden daha büyük 4,5 milyondan fazla yangın saymıştır. Bu rakam 2018’den toplam 400.000 daha fazladır. İlk etapta yangınların başlaması ve etki altına almasının nedenleri karmaşıktır ancak uzmanlar, iklim değişikliğinin bir sonucu olarak artan orman yangınları riski ve daha sıcak okyanus sıcaklıkları arasında bir bağlantıya işaret etmektedir.
Doğal olmayan sera gazları, 19. yüzyıldan beri Dünya’nın ortalama sıcaklığını tahmini bir santigrat derece yükseltmiştir. Deniz yüzeyi de 0,8 santigrat derece ısınmıştır. Okyanus ne kadar sıcak olursa, su atmosferden o kadar az enerji ve CO2 emebilir ve depolayabilir. Araştırmacılar okyanusları gezegenin kliması gibi görür. Deniz ısınmaya devam ederse, aşırı sıcaklıklardan, fırtınalardan ve kuraklıklardan sellere ve ekosistemleri bozan geç yağışlı mevsimlere kadar iklim üzerinde muazzam bir etkiye sahip olacaktır.